21 Eylül 2008 Pazar

BİR AŞK HİKAYESİ VE MEHMET AKİF


BİR AŞK HİKAYESİ
MEHMET AKİF VE SUDANLI GENÇ

İstiklal marşı şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy,hayatının son zamanlarını islam coğrafyasında dolaşmakla geçirir.Kafasındaki gam ve kederi temizlemek ve Resul-ü Ekrem’e duyduğu sevgi ve Muhabbet gereği o kutsal beldelerde dolaşır durur.Yer yer Mısır,Suriye Mekke medine arası dolaşarak ümmetin dertleriyle dertlenir.Bu gezileri esnasında onun müşahade ettiği pek çok şey vardır.İşte bunlardan bir tanesini Mehmet Akif şöyle nakleder:

“ Ravza-i Tahire’nin yanıbaşnda duruyordum ki,birden bire bir ses yükseldi: “ Ya Nebi ! şu halime bak.” Diyordu bu ses! Sağıma döndüğüm zaman parmaklıklar üzerine abanmış bir Sudan’lı genç gördüm.Kendi kendine Efendimize ( a.s ) şunları söylüyordu :

“ Nasılkı çöle güneş vurduğu zaman bağrı yanar,bende senin hicranınla senelerce yandıkça yandım Ya Resulallah ! Senelerce arzu ettiğim halde ,harem-i pakine gelip başımı ayakların dibine koymayı düşündüğüm halde,memleketim evlad ü iyalim karşıma çıktı, bu ziyaretimi geciktirdi.

Nihayet hepsini yıktım,çevremi terk ettim.Sudandan ayrıldım Tihame Çölü diye üç çölü teptim durdum,senin çölün diye.....Senin çölünde gezerken burcu burcu senin kokunu duydum.Eğer senin kokun imdadıma yetişmeseydi ben bu yolu kat edemez dim Ya Resulallah! Demir parmaklıklar üzerinde hasbihal ediyor Resul-i Ekrem’le.Elli üç yaşına kadar senin hicranının azabını sinemde taşıdım,yanına geldiğim zaman şu başımı çarptığım demir kafeste nedir Ya Resulallah !

Hala vuslat olmayacakmı?..Tihame çölü’nü kat ettim,gözlerime uyku girmedi.Arzu edersen yıldızlara sor, sor ki şu üç aylık zaman içinde bu gözler bir kere uyudumu? Uyumadı diyecekler Ya R esulallah!’ Dağlarla, taşlarla bütün hilkat ehli ile hasbihal ettim Ya Resulallah.Derdimi geceye döktüm, la yele derdimi anlattım,cibali söylettim Ya Resulallah! Nihayet huzuruna Geldim Y a Resulallah !”

Akif etkilenmiş,hislenmiş,coşmuş bu sudanlı genç’in feryadı figanıyla...Resul-ü Ekrem’in ( a.s.) Karşısına geçerek bir aşkın nasıl dolu dolu olduğunu müşahede etmiş.

Resul-ü Ekrem’in ( s.a ) kabrinin parmaklıklarından tutunan bu insan,son sözlerini söylerken sesi kısılmaya başlamıştır.Akif şöyle bitiriyor.

“ Kısa bir sessizlikten sonra adam şöyle diyordu: “ Şu kadar mesafeyi tepip huzuruna geldim,bu hasta gönlümü bir daha hak-i payenden ayırma Ya Resulallah !
Tahammülüm yoktur artık.Sonra bir sessizlik oldu,bir ah feryadı duydum.Döndüğüm zaman parmaklık ların dibine yıkılıp kalmıştı,bir Sudanlı gözlerini kapatıyordu. Bir kaç dakika sonrada bir iki gassal,bir iki taşıyıcı geldi, Cennetül Baki’ye kaldırdılar mübarek cenazesini.Fakat Ruhu muhtemelen Ravza-i Tahire’nin parmaklıklarına takılıp kalmıştı.Resulullah’a yürekten aşık bu genç; “ Artık bu hasta gönlümü hak-i pakiyenden ayırma Ya Resulullah !” diyordu.”


Kaynak

Osmanlıda Peygamver sevgisi
Ziya demirel – Avni Arslan

1 yorum:

Dr.Can dedi ki...

Sadece Efendimiz a.s ile ilgili güzel bir site.. Güzel paylaşımlarının devamını dilerim