14 Ekim 2008 Salı

HZ.EBU BEKİR ( R.A )


Bir Peygamber Aşığı Hz Ebu Bekir ( R.A )




Hz. Ebu Bekir'in imanı sıradağlar gibi sağlam, kâinata meydan okuyacak kadar güçlüydü. O her konuda, her olay karşısında, her anda ve her zaman Allah'a olan imanını dile getirirdi. Hayatı, düşüncesi, beklentisi, geleceği hep iman üzerine kurulmuştu. Kur'ân'ın tanımladığı mü'min vasfının tamamı, en ideal anlamda onda görülüyordu.

Canını, varlığını, servetini ve her şeyini hiç çekinmeden ve en ufak bir tereddüt göstermeksizin Allah ve Rasulü uğruna feda etti. İslamın ilk günlerinde herkes biraz araştırıp soruşturduktan ve tereddütler geçirdikten sonra iman etmelerine karşın, Hz. Ebu Bekir, Peygamberimizin peygamber olduğunu duyar duymaz, Peygamberimizle görüşmek için evine gitti.

Aldığı haberi Peygamberimize açınca şu cevabı aldı. "Ey Ebu Bekir, ben sana ve bütün insanlara gönderilmiş Allah'ın elçisiyim. İnsanları bir olan Allah'a davet ediyorum." Peygamberimizin bu sözlerini duyan Hz. Ebu Bekir anında iman etti.

İman ettiği zaman müşrikler tarafından öldüresiye dövüldü. Uzun süre baygın kaldı. Gözünü açar açmaz sorduğu tek şey: "Resulullah ne yapıyor" oldu. Miraç sabahıydı. Peygamberimiz çok kısa bir süre içinde bütün gayb âlemlerini gezip gördüğünü anlatıyordu. Müşrikler kendisiyle alay ediyordu. Bu esnada Hz. Ebu Bekir geldi. Müşrikler Peygamberimizin anlattıklarını ilettiler. Hz. Ebu Bekir de "O dediyse doğrudur" dedi ve ondan sonra "imanda en ileri düzey" olan "sıddîk" unvanıyla anılır oldu.

Hz. Ebu Bekir sürekli Peygamberimizle beraberdi. Onun en yakınıydı, en samimi dostu ve arkadaşıydı. Onun için en öncelikli, en önemli, en hayati ve en ciddi iş Peygamberimiz ve getirdiği hak din olan islamdı. Çünkü O Allah'ın elçisiydi. Allah adına konuşuyor, Allah adına hareket ediyor, Allah adına çalışıyordu. Bu açıdan Hz. Ebu Bekir de Peygamberimizin en birinci yardımcısı ve emrinden çıkmayan en yakın dostuydu.

Onun bu özelliğini ve yakınlığını Peygamberimiz şöyle ifade ediyordu: "Bana Ebu Bekir'in malı kadar kimsenin malı faydalı olmadı. Ben Müslüman olmasını teklif ettiğim herkesten bir zorluk göndüm. Ebu Bekir hariç. Zira o teklifim karşısında hiç tereddüt etmeden kabul etti."2 "Sohbetiyle olsun, malıyla olsun bana en çok ikramda bulunan Ebu Bekir'dir. Eğer ben Rabbimden başkasını dost tutacak olsaydım, mutlaka Ebu Bekir'i dost edinirdim. Ancak İslam kardeşliği ve İslam

muhabbeti var."

Kaynak

3 1 Keşfu'l-Hafâ, 2:165. 2 Tirmizi, Menakıb (3662) 3 Müslim, Fedailü's-Sahabe:

Hiç yorum yok: