21 Kasım 2008 Cuma

ADANMIŞ RUHLARDAN SA’D BİN MUAZ ( R.A )


O müslüman olmadan önce Musab Bin Umeyr’in müslüman olduğunu duyunca onu öldürmeye gitmiş Musab Bin Umeyr ( r.a.) dinledikten sonra yeniden hayat bularak islamla şereflenmişti.

İslamın ne büyük bir nimet olduğunu anladıktan sonra kabilesinin yanına giderek onlara :

- Beni nasıl blirsiniz ?diye sordu.kabilesi şöyle cevap verdi.

- Sen bizim efendimizsin.Seni faziletli biri olarak bilir ve saygı duyarız, dediler.

Onlara şöyle buyurdu.

- Allah ve Resulü’ne iman edinceye kadar sizinle konuşmayacak ve görüşmeyeceğim, dedi.

O nun bu sözlerinden etkilenen kabilesinin tamamı müslüman oldu.Müslümanlar onun bu harketinden büyük bir güç alarak, inanılmaz bir aşkla kapı kapı dolaşıp islamı anlattılar. Medineliler onlara büyük teveccüh gösterdiler Medinelilerin tamamına yakını bu çalışmlar sonunda müslüman olup islamla şereflendiler.

Bedir savaşına gidileceği sırada Allah Resulü ( a.s.m ) ve Sahabileri ile savaş konusunda istişare etti.Efendimizi memnun eden sözler söyledi.Efendimiz bu savaşla ilgili istişare için Medinelileri temsilen Sa’d Bin Muaz ( r.a ) söz verdi. O şöyle dedi.

- Biz sana samimiyetle inanıp seni tasdik ettik.Sana gönderilen herşeyin hak olduğuna şahâdet ettik.Emirlerini dinleyip itaat edeceğimize dair sana biat ettik.Dilediğini bize emret Ya Resülallah!

Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederimki: Şu denizi hedef olarak göstersen, o na dalmamızı

Emretsen, hiç tereddüt etmeden seninle birlikte dalarız.Hiç birimiz bundan geri kalmayız.

Bize istediğin sorumluluğu yükle! Mallarımızdan dilediğin kadar al! Bilki senin aldıkların bize bıraktıklarından bizce daha değerlidir.Düşmanla karşılaşmakatan asla çekinmeyiz.

Onlar karşısında sabreder , inşallah gözünü aydın ederiz.

Güllerin Efendisine olan aşkından onun üzerine titriyordu.Yol boyunca molalarda ensardan bir gurup ile onun koruma görevini üstüne aldı.Savaş başlamadan önce bu sevgi ve koruma duygusu ile Efendimize şöyle seslendi.

- Ya Resulallah ! sana bir gölgelik hazırlayalım muhacir ve ensarın ileri gelenleri ile orada dur.

Bineklerinide yanına getirelim hazır bir şekilde beklesinler.Biz gidip düşmanlarla savaşalım.

Eğer Allah ( c.c. ) bizi aziz kılarda düşmana galip gelirsek ne ala.Eğer aksi olursa medineye

Gider geride kalanlarla birlikte gelirsin.Şu an içimizde bulunmayan Medinelilerin sana olan sevgisi

Bilki bizden az değildir.Eğer düşmanla karşılaşacağını bilselerdi, cihaddan geri kalmaz ,onlarda

seninle birlikte gelirlerdi.Onaların yanına vardığında bilki onlar seni korur,seninle birlikte savaşırlar.

Allah Resülu ( a.s.m.) onun bu sözleri üzerine ona dua buyurdu. Sa’d Bin Muaz ( r.a ) savaş

boyunca günlerce efendimizin kapısında uykusuz gözlerle nöbet bekledi.Efendimiz Uhud’da yaralanınca Sa’d dehşete kapıldı.Efendimizin yanından hiç ayrılmadı.

O güllerin Eefendisini çok iyi tanıyor, O’ nun ne büyük bir nimet olduğunu çok iyi bliyordu.

Hendek savaşı için hendekler kazılıp hazırlıklar yapıldığı esnada geçmişi hatırladı.

Allah Resülu ( a.s.m.) döndü ve şöyle dedi

- Beni öldürmeyip sana iman edinceye kadar sağ bırakan Allah’a hamd olsun.Buas savaşında

Şu gencin babası Sabit Bin Dahhak ile savaştım, ölen o oldu, dedi.

Hendek savaşında atılan bir okla kolundan ağır yaralandı.Ok damarlarını kesmiş kanlar fışkırıyordu.Şahadeti çok arzuladığı halde En Sevgiliye olan hizmetinin bitip bitmediğini bilniyordu.Rabbine yönelerek büyük bir içtenlikle şöyle dua buyurdu.

-Eğer Kureyşlilerle savaş sürecekse beni yaşat ! Resulü’ne işkence yapan, onu yalanlayıp yurdundan çıkaran şu insanlarla savaşmaktan daha çok sevdiğim birşey yoktur.Eğer savaş bitecekse bana

Şahadeti nasip et. Bana Müslümanlara ihanet eden Kureyza oğulları ile mücadelede gözümüzün

Aydın olduğunu görünceye kadar bana zaman ver! diye dua etti.

Allah Resülu ( a.s.m.) tedavisini yakından izlemek , sık sık ziyaret edebilmek için Mescid-i Nebevi’de bir çadır kurdur arak, Sa’d Bin Muaz ( r.a ) burada tedavi altına aldırdı.

Allah Resülu ( a.s.m ) onun çadırını sık sık ziyaret eder onun halini hatırını sorardı.

Eslam Bin Haris ( r.a. ) anlatıyor:

Allah Resülu ( a.s.m.) örnek almak onun yaptıklarını yapmak için kapısına gittik.Evden ayrılıp

Sa’d Bin Muaz ( r.a ) ziyarete gitti. Bizde Allah Rasulünü ( a.s.m ) takip ettik.Sa’d bir örtüye

Bürünmüş tek başına oturuyordu. Allah Rasulünü ( a.s.m ) bir şeylere basmamak için dikkatlice

Yürüdüğünü gördüm.O nu bu şekilde görünce olduğum yerde kaldım. O sırada Allah Resulü ( a.s.m ) bana dur diye işaret etti.Daha sonra Allah Rasulünü ( a.s.m ) çadırdan ayrıldı.

O na sordum :

- Ya Resulallah ! daha önce hiç kimsenin senin yürüdüğün gibi yürüdüğünü görmedim, dedim.

Allah Rasulünü ( a.s.m ) buyurduki :

- İçerisi melekler doluydu.adım atacak yer bulamadım.Anacak meleklerden biri benim için kanatlarını kapayınca oturabildim, buyurdu.Sonra:

- Kutlu olsun ey Amr’ın babası! Kutlu olsun ey Amr’ın babası! Kutlu olsun ey Amr’ın babası!

buyurarak Sa’d’ı kutladı.

Sonraki zamanlarda Sa’d’ın yarası bir türlü iyleşmedi.Sa’d’ın durumu iyce ağırlaştı.Bunu heber

Alan Allah Rasulünü ( a.s.m ) Sa’d’ın yanına gitti. Yarası kanıyordu.Büyük bir şefkatle Sa’d’ın başını dizlerine koydu ona dua buyurark şöyle dedi.

- Allah’ım Sa’d senin yolunda cihat etti.O nun ruhunu güzel bir şekilde al ! diye dua buyurdu.

Sa’d’ın durumu fenalaştı Allah Resülu ( a.s.m.) ona sarıldı. Efendimizin göz yaşları Sa’d’ın kanına karışarak sakalını ıslatmıştı. Sa’d o halde iken Efendimizin şefkatli kolları arasında ruhunu Allaha teslim etti.

Cenaze hazırlığı başlayan Sa’d Bin Muaz ( r.a ) için Efendimiz şu müjdeyi verdi.

- Bu salih kul için Arş titredi.Göklerin kapıları açıldı, daha önce yer yüzüne inmemiş yetmiş bin

Melek onun cenazesine katılmak için yer yüzüne indi.

Ebu Said El Hudri ( r.a ) onun için şöyle demektedir.

- Baki kabiristanında Sa’d’ın kabrini kazanlardan biride bendim.Toprağı kazdıkça etrafa mis gibi

Bir koku yayılıyordu. Yine kabri kazanlardan Şürahbil Bin Hasene ( r.a) de :

- Biri Sa’d ‘ ın toprağından bir avuç toprak alıp gitmişti.Toprak sonraları bile mis gibi kokuyordu,

demektedir.


Kaynak

Dr.Hilal Kara –Abdullah Kara

Candan Öte Sevmek

Hiç yorum yok: